Festivalden bir hafta sonra yazıyorum bunları ama ancak kendime gelebildim. Belim yeni yeni yerine oturuyor, bilincim geldi sayılır.
Evet, yer seçimi berbat bir festivaldi. Şimdi düşünüyorum da, gerçekten "hiçbir" artısı yok İzmir'e yakın olmasından başka.
Foça, sakin bir tatil beldesi, denizi soğuk, plajı kendine zor yetiyor. Zaten 6-7 bin nüfusu varmış, yaz mevsimi taş çatlasa 15bine çıkıyordur. Onlar da farkında ki İngiliz Burnu sanırım bizden önce kimse tarafından keşfedilmemiş bir yer. Kimse ayak basmamış daha önce, aynen öyle vahşi vahşi duruyor.
Ayrıntı vermek gerekirse, "düz" sayılabilecek tek yer sahnelerin olduğu yerdi, çadır alanı sırf eğimli. Çadırı, bir gün erken gitmiş olmamıza rağmen-gerçi önemi de yok, ilk giden de bizim gibi yapmış olmak zorunda- yamaç bir alana kurabildik. Bildiğin tepelik alan çünkü, sürekli yükseliyor ve sürekli alçalıyor. Ayrıca alan kayalık, üzerinde-o da foça'nın içeri kısımlarından o deli rüzgarla taşınmıştır- bikaç santim kum-çakıl karışımı var. Saplamaya çalıştığımız kazıklar eğildi ve eğildikleriyle kaldı. Çadırı dört köşesine taş koyarak sabitlemeye çalıştık ama maazallah, bir rüzgar var, biz çadırın içindeyiz bizi uçuracak. Zaten son gece biz içindeyken çadırın destekleri kırıldı ve çadırı yorgan niyetine kullanarak festivali bitirdik. Ha, unutmadan, gündüz için gölgelik, gece için aydınlık alan yok. Hayır onca ege kasabası köyü şehri gezdim, ben bu kadar sarı bir yer görmedim arkadaş. Ağaçlar çalılar otlar da haklı tabi, oraya yerleşip ne yapacak? Biletle birlikte "rock tatili foça hatıra ormanı dikicez ingiliz burnuna. sonraki festivaller için gölgelik de olur hem" hesabı 5-10 tl ek para talep etseler, fazlasıyla verirdim. 30bin kişinin %25i verdi desek tüm foçaya ağaç dikilebilir kaldı ki kıç kadar ingiliz burnu. Her neyse, kısacası tecrübe ettiğim en berbat konaklama buydu.
Organizasyon, bariz bir şekilde "ucuza" kaçmıştı. üstte de dediğim gibi, gece aydınlatma yok, yeterli gölgelik alan yok, zemin düzenlemesi, çadır kurulumu için yeterli düzenleme yok. Duş konusuna girmiyorum bile, 5 tane damlayan su ile 30bin kişinin denize girmesini beklediler ya daha büyük rezillik yapamazlar iş hayatları boyunca. Tuvalet konusu için taşeron firma kullanılmış ki hemen hemen tüm festivaller aynı firmayla çalışıyor. Evet kendi hayvanlığımız sağolsun hijyenik felan değildi ama haklarını vermek lazım vidanjör sürekli oradaydı, saat başı neredeyse temizlemeye çalışıyorlardı belki. Tuvalet sayısı yeterli değildi ama az da değildi.
Yemek konusunu çoğunlukla merkezde hallettik biz ama organizasyon alanındaki yemeklerden de tattık. Kesinlikle iyi değildi ancak pahalı da değildi. Bence böyle bir festival için gayet yeterli iki özellik. Bira işini tuborg un alması bayağı kötü olmuş, 3. gün birayı ucuzlatmış olsalar da izmire dönünce ilk efesim orgazm tadı verdi desem yeridir. Tuborg u bir kez daha kınıyorum buradan.
Konserlere geçmeden önce foçaya bir şeyler söylemek istiyorum. Ey foçalıların mantıklı çoğunluğu; gerizekalı bazı punkçılarımız oldu, özür dileriz. Fazla hayvanlık yapmamaya çalıştık ki sanıyorum yapmadık da zaten ama gene de çok iyi ağırladınız bizi. İğrenen bakışlar, sıkıntılı yaşlılar, burnu havada yerliler, kötü muamele vs. görmedik. Yerli halkın çoğu balkonlarında, sokakta bizimle eğlendi bile. Zaten esnaf bayram etti denilebilir. Başta da söylediğim gibi 6-7binlik yaşlı nüfus ağırlıklı bir kasaba 30binden fazla yanında biraz parasından başka hiçbir şeyi olmayan gençleri ağırlıyor. Görülmemiş bir canlılık geldi foçaya ve hepsi bundan yararlandı tabi ki. Hoşlandığım bir başka görüntü de, sokakta caddede kaldırımda oturmuş, biralar şaraplar sigaralar havada uçuşuyorken, görmeye kesinlikle alışık olmadığımız bir şekilde, polisler gelip bizimle konuşup sohbet ediyorlardı. Normalde 130tlye yakın bir cezası var sanırım öyle sokakta içki içmenin felan. Belediyeye ve polis teşkilatına mı artık nereyeyse, böyle bir organizasyonda öyle cezaları yazabilecek kadar mantıksız olmadıkları ve hatta hoş görülü davrandıkları için teşekkürler.
Foçadan, sahilden(sahilcikten) ve festival-kamp-konser alanından bir kaç görüntü koyayım önce;
işte bu, sürekli yürüdüğümüz, bir aşağı bir yukarı üstünde belki de toplamda saatlerimizin geçtiği ingiliz burnuna giden tek yol. Bu boyutta ne kadar görünüyor bilmiyorum ama sol ortada görünen adacık ingiliz burnu..evet, çok uzak!!!
burası giriş. gördüğünü bu yol foçayla, ege bölgesiyle, türkiyeyle, anakarayla tek bağlantımız. su yükselirse felan gayet bağımsız ada oluveriyoruz ama öyle bir şey olmadı biz oradayken.
kamp alanı girişi. 40-50 mt ilerde hemen solda bizim zavallı mefta. rüzgarı direk alıyordu zaten, dayanamadı, yıkıldı.
hemen sol taraf üstte görünen kamp alanı girişi. burada görünen yol tuvaletlere konser alanına vs. gidiyor. Ama size ne bundan onu bilmiyorum.
işte çadırın ilk yıkılışı-uçuşu. Bunu zararsız atlattık, yalnızca yerinden uçmuştu o kadar.
konser alanından foçanın diğer yakasına bir fotoğraf.
foça merkezde gece 2 civarı sanırım. mor ve ötesi sahnedeydi ve bundan faydalanıp çorbacıda sakin-tenha bir şekilde karnımızı doyurabildik
bu da myspace sahnesinin arkasındaki beleş tepe dediğimiz yerden güzel bir fotoğraf(beleş meleş değil, zaten her yer beleş festival alanında da, f1dekine benziodu. uzaktan widescreen izliosun her şeyi)
Veeeee sonunda, festivali çekilir kıran tek etkene geldik...KONSERLEEEEEEEERRRR!!!!
Ehe..gruplar açısından en çok eğlendiğim festivallerden biriydi. Farklı renklerde, kafası güzel bir sürü grup gelmişti ve myspace de doyurucuydu..Şimdi akılda kalanlar;
İlk gün Metaboy'u kaçırdık malesef ancak Black Tooth bir hayli dolu gelmişti. kalabalıkla birlikte azıp rock-metal bitti diyenlere ve gerekli yerlere gerekli açıklamaları uygun bir biçimde gönderdi. Çeşitlilik fazla olmasa da fazlasıyla küfür kullandı. Pogo yaptık, wall of death yaptık, daha ilk grupda headbangle boyunlarımızı kırdık ama kesinlikle değerdi. Bir not, burada biri kaburgasını kırmış. İşte bazı fotoğraflar;
Çilekeş'i izlemedim, ne yaptılar ne ettiler bilmiyorum. umrumda da değil..
veee..cennetten çıkan, ingiliz burnuna konan turuncu melek..Simone Simons..Şimdi sapıkmışım gibi bakmayın bana ama ben o foçanın rüzgarına sokayım! hatun neredeyse kışlık giyinmişti lan! Müzikleri hakkında fazla bir şey söyleyemeyeceğim yalnız, o kadar aşina olduğum bi tarz değil, fazla dinleyince de sıkıyor zaten. Neyse, gene de çok güzeldi..anlamsız sözlerle daha fazla sıkmadan fotoğraflara geçiyorum;
Bu büyülü saatlerden sonra myspace sahnesinde kırkaltı göründü. Hayvani bateristleriyle onlar da coşturdular, birkaç parça söyleyip, güzel bir tat bırakıp ayrıldılar.
Pentagram, her zamanki playlistleriyle, her zamanki harketlerle, he zamanki performanslarıyla sahnedeydi. Artık memur gibi yaşıyolar sanırım. Prova felan almalarına da gerek yok diye düşünüyorum, hepsi ezberlemiş akşam toplanıp çalıyorlar nereye çağrıldılarsa ve ayrılıyorlar. Hayır seyirciyle iletişim de kurmuyorlar. 3. şarkıdan sonra ilk "merhaba"sını duyduk murat abimizin, sonra gene aynı gaz şarkılara ara bile vermeden hızlı hızlı çalıp gidiyorlar. lütfen diyorum, rica ediyorum. artık yeni albüm bekliyoruz, yeni heyecan bekliyoruz. fazlasıyla yiyorsunuz pentagram efsanesinin sermayesini, fazlasıyla yiyorsunuz kendinizi. Artık heyecen-tat almıyorum konserlerinizden. benim gibi düşünenler, hissedenler çok. yaşatın o efsaneyi, türkiyenin en büyüğü olduğunuzu ıspatlayın bir kere daha..
Lordi için de ne diyeyim, festivalin popülist kanadının temsilcisi. Şaklabanlık yapıp indiler her zamanki gibi..
İkinci gün biraz daha slow bir gündü haliyle. İlk grup olan kül'ü kaçırdık yine. Gren'in de dillere destan bir performansı yoktu. Öztürk, festivalin gereksiz gruplarındandı.
Myspace'de sahne alan pick up grubununsa, bildiğin "deli" bir vokali vardı. Zaten berbat ses sistemi vardı özellikle myspace'de, ona gelicem ama bu vokalin cırtlak sesiyle birlikte tamamen farklı bir boyut kazandı. eğlendik dinledik ama tamamen ilginç olduğu için. Ayrıca dansı da bir garipti. Akılda kaldı yani bu pick up grubu..
Karapaks'ı yeni vokaliyle ve eski şarkılarıyla izlemek, dinlemek güzel oldu ama. Fazla nostaljik ve slow olsa da iki yol'u coşkuyla söyledik hep birlikte. İki de güzel fotğrafım var;
Secret Show diye bi mavra çıkardılar bu sırada. kesin bi bokluk çıkıcak altından, hayırlı bir şey beklemiyorum dedim ki hayko cepkin göründü sahnede. Ergen sayısında bir anda ciddi bir artış yaşanırken sahnenin neredeyse önünde sıkışmış bulduk kendimizi. salyalar, diller, yapandan iğrenilen headbangler, serdar ortaç konseriymişçesine atılan çığlıklar, omuzlara alınan 14-16 yaş arası kızlar felan, korkunç bir gözlemdi. neyse fazla kalmadı. Şarkıları dinleyeceğime fotoğraf çekeyim dedim, kimseye yapılmayan sahne şovu felan hayko'ya yapıldı, işte kanıtı..
Ogün Sanlısoy'u da uzaktan seyrettik. Gitaristi iyiydi, performans iyiydi. Ama ogün, popçular dışarı evladım..
Duman da, dediklerine göre sanki yıllardır konser vermiyormuşçasına, seyircinin azına sıça sıça saatlerce muhteşem bir performans sergilemiş. Gene benim çok ilgimi çekmediği için uzaklardaydım..sabaha karşı 4-5 gibi bitti diyorlar.
Üçüncü güne Marsis le başladık ki tek kelimeyle harikaydılar. İlk defa canlı dinliyordum ve dinleyen herkes gibi son derece eğlenceli bir konser verdiler. zaten bugün yani üçüncü gün, en eğlenceli gündü. marsis e ait bir sürü fotoğraf var;
Festivalin gene en eğlenceli gruplarından dinar bandosu da on numara performans sergiledi. yalnız o amcaya söylemem gerekiyor ki, rakı öyle içilmez. Onun bi adabı var, sonra o ışıklardan düşecektin de soracaktım ben sana. neyse, iyi eğlendirdin bizi, sağolasın..ehe..ha, hepimiz zenciyiz!
burda bi ara kaydı, düşer gibi oldu, yürekler ağza geldi. neyse sonra toparladı. ışığın birini de indiriyodu da, sallandı sallandı sabit kaldı sonra.
Babazula ise zaten apayrı bir grup apayrı bir zevk. İzlemekten fazla fotoğraf çekemedim, zaten tam akşam üstü gibi bir zamana denk geldi, ne yapay ışık ne doğal ışık yeterince vardı, olan fotoğraflar da doğru dürüst çıkmadı. Ancak birkaç tane gerçekten çok güzel fotoğraf çekebildim;
bu mesela, bence festivalin en güzel fotoğraflarından biriydi. kesinlikle harika bir kompozisyon, mükemmel bir uyum var. Tüm konser bu gibi anlarla dolu gerçi ama en etkileyicilerinden biri buydu. sağolsun makinem iyi yakalamış..ehe..
Burada büyükçe bir parantezin Cin Seddi için açılması gerekmekte..Özlem, hacı sen naaptın öyle yaa?! Senin ana sahneden olman lazım. kesinlikle muhteşem bir vokal, çok özgün olamasa da ilerde çok daha iyi işler yapacağına inandığım bir grup. Ben nasıl dinlemedim sizi daha önce şaşırıyorum. Fotoğraf alamadım malesef, aklımdan çıkmış, gerçekten şaşırmış ağzım açık izliodum.
Ayrıca, organizasyon, sizin azınıza işesek tüm festival hakkınızdır. Tamam, babazula'yı biraz fazla tuttuk ama böyle bir grubun sesini nasıl kısabildiniz hem de "son şarkımız" dedikleri halde?! nasıl bir şerefsizlilk anlayışınız var ben bilmiyorum ki. 1 dakika mı sorun yaratacak? Myspace myspace diye dolaşıp "destek veriyoruz" havasıyla reklam yapmayı biliyosunuz. Böyle terbiyesizlik yapılmaz..hayır zaten verdiğiniz ses de ses olsa, ya gitarın sesi gelmez ya vokalde cızırtı tonla olur. bok gibiydiniz tamamiyle.
Yasemin mori..bacım sen niye geldin bu konsere? kırmak istemezdik ama ne bileyim, çok sevenin yok gibiydi. sen de biraz sezmiş olucan ki "sevinin, son şarkım" gibi bir şeyler söyledin. Uzaktaydık, çok bişey göremedik sahne performansn iyi diyolar. Kırdıysak affola ama kitlen bu değil, üzgünüm..
Kurban efendi..kurban efendi..kurban efendi..Çıkıp punk'ın dibine vuruyosun, deli gibi punk söylüyosun, konuşmalarından bile punk akıyor. bir de diyorsun ki "bize hard rock diyenler utansın, yeni albümün adı heavy, heavy metal yapacaz" koçum sen hard rock bile yapmadın, size hard rock diyenlere ne bakıyosun sen?
hayır, sana ne çaldığını öğretecek değilim ama kulak var nizam var. Babalar gibi bir sürü punk şarkın var senin. Hard sayılabilecek şarkılarından çok daha fazla punk şarkın var senin. De ki "heavy yapmak istiyoruz" eyw. Bende öyle bateri olsa ben bile yaparım heavy metal oturduğum yerden. Burak tapılası bir müzik adamıdır, yaparsanız da babalar gibi yaparsınız heavy de hard da..Ama yeme bizi, rica ediyorum.
Performansları da iyiydi ama malesef gene ergen çılgınlığından kurtulamadık, o korkunç görüntüleri yaşamak zorunda kaldık yine.
Mor ve Ötesi'nde biraz uzaklaşıp foçanın sakinken tadını çıkaralım dedik. bir kere izlemiştim, yalnızca durarak söylemişlerdi neredeyse ama millet beğenmiş performanslarını. Daha tanınmamışlardı ben izlediğimde, geliştirmişler demek ki sahnelerini. Kenan evren felan demişler bir de..ne diyim, azıcık daha söylediklerinizle yaptıklarınız birbirini tutsa..
Böyle bir festivaldi işte..geldi geçti bu da..önümüzdeki festivallere bakıcaz..ehe..
Bu arada, birazdan link geliyor. Festivalde çektiğim tüm fotoğrafları, 3264x2448 boyutlarında upload ediyorum. isterseniz indirebilirsiniz..
2 yorum:
deniz yılmaz'ın orada söylediği şey "yeni albüm heavy metal! eleştirmenlerin bize yapıştırdığı mat-rock etiketinden kurtuluruz umarım"dı, panik'le de alakası var sanırım biraz bu lafın.
mat-rock dediyse hak verebilirim, zaten o punk görünüşlerinden kurtulmalarını ben de çok isterim. yeni albümü merakla bekliyorum..
panik konusunda da haklı olabilirsin, eğer panik'in yaptığına punk diyceksek kurban a punk diyerek kesinlikle haksızlık etmiş oluruz. Ama ne panik tam punk yapıyor ne de kurban. İkisi de punk'ın ayrı taraflarındalar diyebiliriz.
Neyse, umarım yeni albümleri dedikleri gibi olur da, sağlam bişeyler dinleyebiliriz..
Yorum Gönder